Translate

4 Şubat 2016 Perşembe

İnsan, Soru sormayı unuttu.

İnsanoğlu bir gün;
Virgülü kaybetti:
Söyledikleri birbirine karıştı.
Noktayı kaybetti:
Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları.
Ünlem işaretini kaybetti bir günde:
Sevincini, öfkesini, bütün duygularını kaybetti.
Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
İki noktayı kaybetti bir başka gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Hayatının sonuna geldiğinde
Elinde sadece tırnak işareti kalmıştı.
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
//Alex Kanevsky

Hayat ve felsefe. ... Hayat Felsefesi sözler,aforizmalar,resimler

6 Ocak 2016 Çarşamba

Farklı ülkelerin banyo gelenekleri

Image copyrightGetty
Sıcak banyolar, saunalar, buhar odaları, kaplıcalar… Banyo dünyanın farklı bölgelerinde farklı biçimler almıştır. Turistik gezi yapılan ülkelerde bu tecrübeyi oranın yerlileri gibi yaşamak ilgi gören bir etkinlik haline gelmiştir.
Modern toplumlarda banyo kültürü birbiriyle iç içe geçmiştir ve ısı yoluyla vücuttaki toksinleri atmak on binlerce yıl öncesine, taş devrine kadar uzanır.
Dünyanın ilk halk banyolarından biri M.Ö. 2500 yıllarında bugünkü Pakistan sınırları içindeki Indus Vadisi’nde inşa edilmişti. 1900’lerin başlarında yapılan kazılarda ortaya çıkan banyonun yapımında fırınlanmış tuğlalar kullanılmıştı. Antropologlar bu banyoların tapınak olarak kullanıldığına inanıyor. Temizlik, kirlerden arınma dini inançlarla bağlantılı görülüyordu.
MÖ 300 yıllarında halk banyoları Romalılarda yaygınlık kazandı. Zenginin de yoksulun da banyoya gitmesi toplumsal yaşamın bir parçası haline geldi. Çoğu insan için ağır bedensel çalışmanın ardından, temizlenilecek tek yer bu halk banyolarıydı. Kadınlı erkekli bu banyolara çıplak girilir, insanlar burayı toplanma ve görüşme alanı olarak kullanırdı.
Halk banyoları daha sonra dünyaya yayıldı ve her ülkenin kendi kültürü ve gelenekleri doğrultusunda şekil aldı.

Türk hamamı

Türk hamamlarının kökeni Roma ve Bizans banyolarına dayanıyor. Bedensel temizlik ile ruhsal temizlik ilişkilendiriliyordu. 600’lü yıllarda giderek yayılan hamamlar ayrıca doğum, düğün gibi önemli olayların kutlandığı yerler haline gelmişti.
Bugün de hamamlar insanların bir araya geldiği, dinlendiği bir yer. Üç kısımdan oluşan

Dünya'da oksijen nasıl oluştu?

Zamanda yolculuk yapan bir makine icat edip Dünya’nın ilk dönemlerine gitmeye kalksak kötü bir sürprizle karşılaşırdık.
Hava olmadığı için soluk alamaz, birkaç dakika içinde oksijensizlikten ölürdük.
Gezegenin oluştuğu ilk dönemlerde atmosferde oksijen yoktu. Bilim insanları bu gazın ancak 2,4 milyar yıl kadar önce oluşmaya başladığını belirtiyor.
Atmosferde oksijenin ortaya çıkması “Büyük Oksidasyon Olayı” olarak adlandırılıyor. Bu ise gezegenin başına gelen en önemli olaylardan biri olmuştur. Zira oksijen olmasaydı yeryüzünde bugün gördüğümüz canlılar da olmayacaktı.

Oksijen nasıl oluştu?

Yıllar boyunca bilim insanları ilk oksijenin nasıl ortaya çıktığını araştırdı. Uzun zaman, soluduğumuz havanın oluşmasında canlıların rolü olduğunu düşündüler.
Ama herhangi bir canlı değil. Son veriler doğruysa, Büyük Oksidasyon Olayından hemen önce yaşamın kendisi büyük bir değişim geçiriyordu. Olayları anlamada bu evrimsel sıçrama önemli olabilir.
4,5 milyar yıl önce oluşan dünyamız, Büyük Oksidasyon Olayı sırasında 2 milyar

Deliler Kasabası: Bugüne kadar yetişmiş en büyük meyve hangisidir?

Deliler Kasabası: Bugüne kadar yetişmiş en büyük meyve hangisidir?: Image copyright Getty Bugüne kadar yetişmiş en büyük meyve hangisidir? Bu sorunun yanıtı kestirmeden verilebilir. Fakat bir meyvenin en ...

4 Kasım 2015 Çarşamba

İçimizdeki Biz - Doğan Cüceloğlu

Gönülden Değer Veren İnsan
* Karşısındakini önemser.
* Karşısındakinin tekliğinin bilincindedir.
* Karşısındakine güvenir.
* İç dünyasını paylaşır.
* Naziktir.
* Karşısındakini dikkatle dinler.
* Karşısındakini görür (sadece bakmaz).
* Karşısındakinin özgün yeteneklerini öğrenir.
* Karşısındakini anlar.
İçimizdeki Biz - Doğan Cüceloğlu
(Günaydın dostlar)
Felsefe Kulübü'nün fotoğrafı.



Hayat ve felsefe. ... Hayat Felsefesi sözler,aforizmalar,resimler

17 Ekim 2015 Cumartesi

Kanunlar adaletsiz ise, adalet yasa dışıdır.

 

Çok eski yıllarda İngiltere’de bir gelenek varmış. Sıradan bir
vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınıp herkese
duyurulurmuş. Bir asil öldüğünde iki kez, kralın bir yakını öldüğünde üç kez, kral öldüğü takdirde ise dört kez çalınırmış.
Günün birinde, herkesin hak aramak için sığındığı mahkeme, bir vatandaşı haksız yere mahkum etmiş…
Ve kilisenin çanı tam beş kez çalmış.
Ahali merak içinde kalıp papaza koşmuş:

30 Haziran 2015 Salı

BEN ve ÖTEKİ’DEN BİZ’E


İnsan zihninin, evrensel hakikati tümel bir tasarım olarak sezebilmesi, doğum sırasında gerçekleşen bedensel kopmanın sonucundaki zihinsel yarılmayla tükenip sona eriyor.  İnsan, anne rahminin sıcak ve koruyucu dünyasından kopmuştur artık; anne ile biyolojik/zihinsel bir “bütünleşme” ve “bir olma” yaşantısından “ben” olma yaşantısına geçmiş; korumasızca ve isteğinin dışındaki birtakım süreçlerle, Sartre’ın deyimiyle ‘bu dünyaya fırlatılmıştır’ adeta.  Kısa süre içinde, annesinin göğsünün kendisinden ayrı bir varlık oluşunu keşfedecek; böylece annesinin ve kendisinin ayrı ayrı bedenler olduğunu kavrayacaktır. İlk keşif, ilk yalnızlık; ilk “ben ve öteki” kavrayışıdır bu… Bir anlamda travmatik bir durumdur. Böylece zihinde kategorileştirmelere açılan, her durum, olgu ya da edimi bu bakış ya da görme biçiminden okuyan bir mekanizma harekete geçmeye başlamıştır… 

İnsan bu varoluşsal kopuştan sonra zihnindeki bu uçurumu ya da yarılmayı, farkındalık geliştirmediği sürece, sanki bir yazgı gibi taşır. Bu düşünme biçimi; kategorik, sınıflandırmacı, ayırmacı, ayrıştırıcı, nesneleştirici olan,  analiz-sentez vb. süreçleri de kapsayan rasyonel düşünme biçimidir.